Çoğumuz farketmeyiz yaşarken omuzlarımızda taşıdığımız yükün ağırlığını. Her sabah kalkar ve yeni bir güne başlarız. Gün yeni ama yaşananlar eskidir çoğu zaman. Hayatımızı erteler , kızgınlıklarımızı biriktirir, sevgimizi göstermeye çekiniriz. Neden, nasıl diye sormadan koşuşturur dururuz. Sonra hiç beklemediğimiz bir anda kendimizle yüzleşmemiz gerekir. Her şeyi gözden geçiririz. Bu hesaplaşma omuzlarımızdaki yükten kurtulmak veya biraz olsun o yükü hafifletmek için bir çözüm yoludur belki de. Birer birer gelir karşımıza yaşanmışlıklar. Zihnimizin mücadelesi başlar işte o zaman. Bir çatışma yaşarsın kendinle her şey sırtını yasladığın bir duvar olmuştur arkanda .Duvar yavaş yavaş çöküyordur üstüne. Hesaplaşmayı geciktirdikçe de ağırlaşır o duvar. Ya yıkılıverir kalırsın altında ya da güçlü durup aşarsın bu zorluğu da. Duvarı taşımana yardım edenler varsa ne ala ama yoksa ,bir ağırlık daha eklenir duvara.
Bazen durup nefes almamız, etrafımızdaki insanları, toplumdaki yerimizi , kim olduğumuzu gözden geçirmemiz gerekir. Duvarın altında ezilmeden , hayatı ertelemeden yaşamalıyız. Kendinizden bir parça bulabileceğiniz, sırtınızdaki yükü farketmenizi sağlayan izlemesi keyif veren Stanislav Stratiev ‘in yazdığı Bilge Emin ‘in yönettiği ‘Boş Odalar’ Devlet Tiyatrosu oyununda, oyunun kahramanı duvarın altında ezildi mi ezilmedi mi bilmek isterseniz oyunu izlemenizi tavsiye ederim.